Penis Kanseri ve HPV

Penis Kanseri ve HPV

Penis Kanseri ve HPV

HPV ve Penis Kanseri Sanırım önce ürolog olmadığımı ve penis kanseri görmediğimi vurgulayarak başlamak gerekiyor söze. Ancak sonuçta HPV (Human Papilloma Virus) ile ilgili bir portal yapıyorsanız genital HPV ile ilişkili hastalıklardan bahsetmemiz gerekir diye düşünerek bu bölümü hazırladım. Yazdığım derleme öncelikle UpTodate isimli akademik bilgi sitesinde Dr. Curtis A Pettaway’in yazdığı geniş makalenin kısa bir çevirisidir. Etik olarak vurgulamakta fayda var. Şimdi sadece gelelim ve önce epidemiyoloji ve risk faktörleri ile başlayalım. Umarım faydalanırsınız. Penis Kanserinde Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri Penis kanseri nadir görülen bir kanserdir. Verilen oranlar 100.000’de 1 görüldüğü şeklindedir. İlgimi çeken 2013 yılına ait bir gazete haberi gördüm 🙂 Penis kanseri Türkiye’de de görülüyor diye. Akdeniz Üniversitesi Üroloji kiniğinden 4 olgu bildirilmiş (http://www.haberturk.com/saglik/haber/8340.08-penis-kanseri-turkiyeye-sicradi) YAzıda da çok nadir olduğu hatta ülkemizde hiç görülmediğine vurgu yapılıyor. Akademik bilgilere gelirsek; gelişmiş ülkelerde çok nadir olduğu oysa özellikle sahra altı Afrika ülkelerinde ve gelişmemiş ülkelerde çok daha fazla olduğu ifade ediliyor. Gelişmiş ülkelerde 1/100.000 oranı gerçekten var. Erkeklerde görülen tüm kanserlerin %1’ini oluşturuyor. Yaşla beraber görülme sıklığı artıyor. Ortalama 60 yaşında ortaya çıkıyor. Risk Faktörleri: 1. Sünnetsiz olmak: Sünnet gerçekten koruyor. 2. Fimozis: Sünnet derisinin 3 yaşından sonra geriye çekilmemesi. Eğer çocuk bu durumda bırakılır ise ileride penis kanseri olma sıklığı oldukça artıyor. Dolayısıyla fimozisi olan çocukları sünnet ettirmek gerekiyor. Aslında ilk 2 faktör birbiri ile ilişkili. 3. 1 aydan uzun süre penisde kaşıntılı lezyonlar olması 4. Penis de geçirilmiş travma olması 5. Sigara içmek 6. HIV virüsü taşımak  7. Zoofili (Hayvanlarla ilişkide bulunmak) özellikle Afrika ülkelerinde sıklığın artmasında önemli etken olduğu söyleniyor. Veee tabii ki HPV HPV ve penis kanseri: Tüm penis kanserlerinin %30-50’sinde HPV pozitif saptanıyor. Aslında erkekte penisde genital siğil olması başlı başına bir risk faktörü. 2009 yılında yayınlanan bir makale de penis kanseri olan 1466 erkek değerlendirilmiş (Az dedik ama 1400den fazla hasta bulmuşlar :-)) Olguların %60’ında HPV Tip 16, %13 ünde HPV Tip 18 saptanmış. Dolayısıyla yüksek riskli onkojenik HPV tipleri penis kanseri içinde risk faktörü. İyi haber HPV ye bağlı gelişen penis kanserleri daha iyi gidiyor ve ölüme daha az yol açtıkları bildirilmiş. Penis Kanserleri en sık Skuamöz Hücreli Kanser olarak görülüyorlar. Aşağıda invazif penis kanserinin mikroskobik görüntüsünü izliyorsunuz. Penisin skuamöz hücreli kanserleri de kendi içinde sınıflandırılıyorlar ama konuyu dağıtmayalım. Erken Tanı: Penis kanseri nadir görüldüğü halde bir çok makale de erken tanının öneminden bahsediliyor. Özellikle  genital siğili olan ve takiben kaşıntılı 1 aydan uzun süre penisinde lezyonları olan hastaların mutlaka bir üroloğa başvurması gerekiyor. Genital siğil geçmişi penis kanseri riskini 6 kat arttıran bir etken. Bu noktada penis kanseri öncüllerinden bahsetmek gerekiyor. Aslında bir çok lezyon öncül olarak kabul ediliyor. Ama sürekli vurgulanan bahsettiğim tipte lezyon var ise geç kalmadan bir üroloğa başvurmanız. Penis Kanserinde Tedavi: Penis kanseri erken yakalandığında tedavisi yüz güldürücü. Ancak geç dönemde yakalandığında ölümcül olabiliyor. Tedavisi temelde cerrahi. Sorun kasık bölgesindeki lenf düğümlerine atladı ise ortaya çıkıyor. Bu hastaların tedavisinin zor olduğu bildiriliyor.   Kaynakça

  1. Yukarıda da belirttim Öncelikle UpTodate sitesi
  2. Miralles-Guri C, Bruni L, Cubilla AL, CastellsaguéX, Bosch FX, Human papillomavirus prevalence and type distribution in penile carcinoma. J Clin Pathol. 2009;62(10): 870.
  3. .Alemany L, Cubilla A, Halec G, et al. HPV VVAP study group  Role of Human Papillomavirus in Penile Carcinomas Worldwide  Eur Urol. 2016;69(5):953.

 


 

Kadında ve Erkekte Genital Siğil Yönetimi ve HPV Aşılarının Etkisi tıklayınız.

03 Eylül 2017 tarihinde Prof. Dr. Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 20 Aralık 2018 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.

Paylaş