Ağız Ve Yutak Kanseri ile HPV arasındaki İlişkiyi Değerlendiren Önemli Araştırma Yayınlandı
Agalliu I, Gapstur S, Chen Z. et al. Associations of Oral α-, β-, and γ-Human Papillomavirus Types With Risk of Incident Head and Neck Cancer. JAMA Oncol. 2016 Jan 21.
Ağız bölgesinde HPV tip 16 saptanmasının baş-boyun bölgesinde gelişen skuamöz hücreli kanserlerin bir alt tipi olan orofaringeal kanser (ağız ve yutak kanseri) oluşumu riskini 22 kat arttırdığı geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir araştırmayla ortaya koyuldu. Bu risk uzun süredir bilinmesine rağmen sadece cinsel temas ile değil baş boyun bölgesine yerleşen diğer HPV tipleri ile de bu kanserlerin gelişebildiği gösterildi.
Bu sonuçlar 11 Ocak 2016 tarihinde JAMA Oncology’de internet üzerindenyayınlandı. New York’ta bulunan Albert Einstein College of Medicine’den Doktor Ilir Agalliu, MD, ScD tarafından yürütülen araştırmalardan elde edilenler HPV’nin baş boyun bölgesindeki kanserlerdeki rolünün sanılandan daha önemli olduğunu gösteriyor.
Florida eyaletindeki Moffitt Kanser Merkezi’nden Dana E. Rollison,PhD bu çalışmanın iyi organize edilmiş kontrollü bir araştırma olduğunu, bulguların ise hem bir yenilik hem de mevcut bazı bilgilerin doğrulaması olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.
Doktor Rollison’ın yorumuna göre ise mukozal HPV tiplerinin baş-boyun kanserlerinde rol oynadığını zaten biliyorduk ve bu bilgiler bahsettiğimiz çalışmayla doğrulanmış oldu. Ancak viral DNA’nın zamanla kansere dönüştüğü ilk defa gösterilmiş oldu.
Başka bir yazılarında ise Doktor Rollison ve Maura L. Gillison, MD, PhD (The Ohio State University Comprehensive Cancer Center’dan) bahsedilen bu dikkat çekici sonuçların sebep-sonuç ilişkisi oluşturmak için kullanılmasında temkinli olunması gerektiği konusunda uyarıyorlar. Aynı kişiler araştırmadan elde edilen sonuçların sigara ve alkol kullanımından etkilenmiş olma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerektiğini hatırlatıyor. Sonuçta sigara bölgesel olarak bağışıklığı baskılayarak ya da doğrudan karsinojen etki yaparak kanser gelişimini etkileyebilir.
Aynı araştırmada daha çok deri üzerinde rastlanan diğer oral HPV tiplerinin de (özellikle beta ve gamma HPV) skuamöz hücreli baş boyun kanseri gelişme ihtimalini 3 ile 6 kat arttırdığı da ortaya koyuluyor.
Robert Burk, MD (Albert Einstein College of Medicine) bu çalışmanın gelecekte halk sağlığı açısından önem arz edebileceğinidüşünüyor. HPV tarama testlerine yeni bir yaklaşım getirebilecek olan bu çalışma aynı zamanda baş boyun kanserini önlemek amacıyla yapılan aşıların gelecekte HPV tip 16’nın yanında beta ve gamma türlerini de hedef alabileceği konusunda umut veriyor.
Bu çalışma HPV 16’nın varlığını kanserin takip ettiğini ortaya koyan ilk kanıta dayalı çalışma.
Araştırmada temelde 2 sonuç üzerinde durulmuş. İlki ağız bölgesinde HPV saptanması ile baş boyun bölgesinde skuamöz hücreli kanser oluşum riski arasında zamana bağlı olan ilişki araştırılmış, ikincisi ise beta ve gamma HPV gibi diğer tiplerin kanser riskiyle bağlantısı incelenmiş..
Doktor Agalliu ayrıca HPV16 ve diğer yüksek riskli tipler dışında deri kanserlerinde ve deride görülen HPV tiplerinin ağız boşluğunda şaşırtıcı derecede yüksek olduğunu belirtti.
Üstelik şu ana kadar ağızda bulunan HPV’lerle baş boyun kanserleri arasıdaki olası bağlantılar ile ilgili veri olmadığını belirtiyor.
Çalışmanın ayrıntılarına göz atacak olursak:
Katılımcı sayısı:96,650 (ortalama yaş: 66.5)
Araştırmaya ilk katıldıklarında katılımcıların hiçbirinde kanser saptanmamıştı.
Her birinden ağız yıkantı suyu örnekleri alındı.
Kişiler 4 yıl boyunca takip edildi.
4 yılın sonunda 103 erkekte ve 29 kadında baş boyun bölgesinde skuamöz hücreli kanser gözlendi. Burada dikkat edilmesi gereken 96Bin küsur katılımcıdan sadece 132 olguda kanser saptanmış olması. Bu nokta önemli zira istatistiki olarak bakınca 22 kat artmış falan deniyor ama aslında tümörün geliştiği kişi sayısı oran olarak çok düşük.
Bu 132 vakanın her biri kontrol grubundan 3’er kişiyle eşleştirildi.
Bu vakalar ile kontrol grubu karşılaştırıldığında, hastalarda sigara ve alkol kullanımının daha yaygın olduğu saptandı.
Tablo: Baş-boyun Bölgesinde Skuamöz Hücreli Kanserin En yaygın Görüldüğü Bölgeler
Bölge | Kişi sayısı | % |
Larinks (Gırtlak) | 59 | 44.7 |
Ağız boşluğu | 43 | 32.6 |
Orofarinks (Ağız ve Yutak) | 25 | 18.9 |
Hipofarinks (Alt Yutak) | 5 | 3.8 |
Kontrol grubunda ağızda HPV saptanma oranı: %1.8
Diğer yüksek riskli HPV’lerin saptanma oranı: %5.1
Yüksek riskli olmayan alfa-HPV dediğimiz viruslerin saptanma oranı: %9.6
Ağız yıkantı suyunda HPV DNA saptanması durumunda baş-boyun skuamöz hücreli kanser riskinin 7.1 kat arttığı ortaya koyuldu. Bu sonuçların incelenmesi sırasında veriler alkol ve sigara kullanımı göz önünde bulundurularak düzenlendi.
Fakat diğer yüksek riskli HPV tiplerinin ağızda saptanması ile kanser oluşum riski arasında bir bağlantı saptanamadı.
Tümorün oluşum bölgesine göre sıralama yapılacak olursa; oral HPV16 DNA saptanması durumu orofaringeal kanser (ağız ve yutak kanseri) oluşum riskini 22.4 kat arttırıyor.
Ancak ağız boşluğu ve larenks bölgeleriyle bir ilişki bulunamadı.
Peki Deri Kanseriyle Bir ilişki Söz konusu mu?
Çalışmada HPV beta ve gamma tiplerinin baş boyun bölgesinde skuamöz hücreli kanser riskini 2 ile 4 kat arttırdığı ortaya koyuluyor.
Doktor Agaillou’nun açıklamalarına göre kutanöz skuamöz hücreli kanser ve Epidermodysplasia Verruciformis (Ağaç hastalığı) oluşumunda da rol oynadığı bilinen beta-1 HPV5 ve diğer HPV tiplerinin (gamma-11 ve gamma-12 tipleri gibi) varlığına bağlı olarak baş-boyun kanseri riskinin artmasıi HPV’nin bu kanserlerdeki rolünün sanıldığından daha geniş olduğunu gösteriyor.
Bu çalışmayla ilk defa HPV’nin beta ve gamma tipleriyle baş boyun kanserleri arasında bir ilişki olduğu gösterilmiş bulunuyor.
Ancak Dokror Agalliu’nun da belirttiği gibi bu tarz bir çalışmanın deri üzerine yürütülmesi oldukça zor. Hem HPV deride ve kıl foliküllerinde yüksek oranda görülüyor hem de kanser gelişebilir düşüncesiyle spesifik bir bölge seçmek karmaşık bir iş.. Yine de deri kanserini önlemek amacıyla HPV aşısı kullanımı göz önünde bulundurulmakta.
Ağızda HPV enfeksiyonuyla ilgili daha çok çalışma yapılarak çeşitli HPV tipleriyle ve sigara ya da alkol kullanımıyla kanser gelişim riskinin ilşkisinin irdelenmesi gerektiğini de ekliyor.
Ayrıca Doktor Agalliu’nun açıklamalarına göre daha çok sayıda ağız yıkantı örneğinin toplandığı çalışmalar yapılarak baş-boyun kanserleriyle ilgili olanın yeni enfeksiyonun mu yoksa uzun süreli enfeksiyon mu araştırılması gerekiyor.
Bu Bulgular Klinikte Ne İşimize Yarayabilir?
Doktor Rollison HPV16 DNA varlığının ilerde oluşacak baş-boyun kanserinin bir göstergesi olduğunun gösterilmesi üzerine bu kanserler için HPV16 DNA testinin tarama amacıyla kullanılması düşüncesinin umut verici olduğunu söylüyor.
HPV’nin deride görülen tipleri için ise durumun henüz yeterince net olmadığını belirtiyor.
Doktor Rollison’a göre bahsedilen çalışmada elde edilen veriler başka çalışmalarla da desteklenir ve deriyle ilgili olan HPV tiplerinin baş-boyun kanserleriyle ilgisi doğrulanırsa deride görülen virus tipleri için de aşı kullanımına başlanabilir.
Şu an kullanımda olan HPV aşıları HPV16 ve rahim ağzı kanseriyle baş-boyun kanserlerine yol açabilen mukozalarda görülen HPV tiplerine yönelik. Ancak bu aşılar deride görülen tipleri hedef almıyor. Dolayısıyla deride görülen tiplerin herhangi bir kanser tipiyle bağlantısı doğrulanırsa (deri ya da rahim ağzı kanseri olabilir) bu bölgelerde de rahim ağzı kanserindeki gibi kanserden korunmaya yönelik aşı uygulanabilir.
27 Temmuz 2016 tarihinde Prof. Dr. Süleyman Engin Akhan tarafından yayınlanmış ve 29 Temmuz 2016 tarihinde de son güncelleme yapılmıştır.